-
1 peşin hüküm
→ ön yargı Vorurteil ntbir şeye \peşin hüküm vermek etw in Bausch und Bogen verurteilen -
2 peşin hüküm
см. peşin fikir -
3 peşin hüküm
n. prejudice, prejudgement [Brit.], prejudgment, preconception, preconceived opinion, bias, parti pris -
4 peşin hüküm
prejudice, preconception önyargý -
5 peşin hüküm ver
1. gave a bias to 2. give a bias to 3. given a bias to -
6 peşin hüküm vermek
v. prejudge, preconceive -
7 peşin
peşin para Vorauszahlung f;peşin pazarlık fig die Rechnung ohne den Wirt;peşin hüküm Vorurteil n;peşin hükümlü voller Vorurteile -
8 peşin
"beforehand, in advance; before, earlier; in the first place. - cevap answer which anticipates a question. - para 1. cash, cash on the nail, cash on the barrelhead; money paid down, down payment. 2. money paid in advance, (an) advance payment. - pazarlık arriving at an agreement concerning a project before said project has actually begun. - hüküm prejudice." -
9 parti pris
peşin hüküm -
10 parti pris
peşin hüküm -
11 предвзятый
предвзя́тое мне́ние — önyargı, peşin hüküm
-
12 give a bias to
peşin hüküm ver -
13 given a bias to
peşin hüküm ver -
14 gave a bias to
peşin hüküm ver -
15 give a bias to
peşin hüküm ver -
16 given a bias to
peşin hüküm ver -
17 bias
adj. verev, çapraz, meyilli————————adv. verev olarak, çapraz olarak, meyilli olarak————————n. meyil, eğilim; verev, önyargı, sapma, yanılma, peşin hüküm, kıvrımlı yol (bowling)————————v. aleyhte etkilemek, etki altında bırakmak, aklını çelmek; önyargılı davranmasına neden olmak* * *1. eğilim 2. etkile (v.) 3. önyargı (n.)* * *1. noun1) (favouring of one or other (side in an argument etc) rather than remaining neutral: a bias against people of other religions.) ön yargı, peşin hüküm2) (a weight on or in an object (eg a bowl for playing bowls) making it move in a particular direction.) yumru, şişkinlik, ağırlık2. verb(to influence (usually unfairly): He was biased by the report in the newspapers.) taraf tutmak, kayırmak- biassed- biased -
18 prejudge
v. önceden hüküm vermek, önyargılı olmak, önyargıda bulunmak, peşin hüküm vermek* * *önceden hüküm ver* * *(to make a decision about something before hearing all the facts.) önceden hüküm vermek -
19 Vorurteil
Vorurteil <-s, -e> ntön yargı, peşin yargı, peşin hüküm -
20 prejudgement
n. yargılamadan verilen hüküm, peşin hüküm, önyargı* * *önyargı
- 1
- 2
См. также в других словарях:
peşin hüküm — is., kmü Ön yargı Mühim diyoruz ama bu kendi kendimize verdiğimiz bir peşin hükümden başka bir şey değildir. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
peşin — sf., Far. pīşīn 1) Bir alışverişte, alışveriş yapıldığı anda, alınan şeyin tesliminden önce veya teslimiyle birlikte ödenen, veresiye karşıtı 2) Çalışmadan verilen (ücret, aylık) O peşin parayla çalışıyor. 3) zf. Daha önce, önceden Sana peşin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hüküm — is., kmü, Ar. ḥukm 1) Yargı Hükmü doğru ve pek de yerinde olamazdı. F. R. Atay 2) Egemenlik, hâkimiyet 3) Değer, aynı veya benzer nitelik Kocabaş Kazasker, gerçekten Sultan Mahmut un gözbebeği hükmündeymiş. R. N. Güntekin 4) Önem, geçerlilik Bu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ön yargı — is. Bir kimse veya bir şeyle ilgili olarak belirli şart, olay ve görüntülere dayanarak önceden edinilmiş olumlu veya olumsuz yargı, peşin yargı, peşin hüküm, peşin fikir Faraziyenizi çok yanlış ön yargılara oturtuyorsunuz. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
TENKİD — Bir kimse veya şeyin iyi veya kötü taraflarını bulup meydana çıkarmak.Tenkid yapıcı veya yıkıcı olabilir. Tenkitten maksat, doğrunun ve yanlışın iyi niyetle ortaya konulması, hakikate ulaştıracak yolun ve imkânların gösterilmesidir. Sadece… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
yargı — is. 1) Kavrama, karşılaştırma, değerlendirme vb. yollara başvurularak kişi, durum veya nesnelerin eleştirici bir biçimde değerlendirilmesi, hüküm 2) huk. Yasalara göre mahkemece bir olay veya olgunun doğuşuna etken olan sebeplerin de göz önünde… … Çağatay Osmanlı Sözlük